Obezite hem fiziksel hem de psikososyal sağlık yaşam kalitesini önemli düzeyde etkileyen bir sağlık sorunudur. Obeziteyle mücadelede cerrahi işlem gerektirmeyen uygulamalarla yeterli oranda ve sürdürülebilir başarı sağlanamamış; bunun sonucunda obezite global bir halk sağlığı tehdit olarak endişe verici düzeye gelmiştir. Bariatrik cerrahi uygulamaları bu karamsar tabloya umut vadeden biçimde dahil olmuştur.
Günümüzde bariatrik cerrahi uygulamaları minimum komplikasyon riski ile yapılabilmekte ve kısa sürede yüksek oranda kilo kaybı sağlamasının yanı sıra pek çok kişi için kilo kaybı da uzun vadede korunabilmektedir. Ayrıca, ameliyat sonrası hem obeziteye bağlı sağlık sorunlarında hem de bireylerin fiziksel ve psikososyal yaşam kalitesinde iyileşme sağlaması gibi nedenlerle obezite tedavisinde bugüne kadar geliştirilmiş en etkili yöntem olarak kabul edilmektedir.
Ulusal Sağlık Enstitüsü (NIH) tarafından, 1991 yılında obezite ve eş tanılı hastalıkların uzun süreli tedavisinde etkisi kanıtlanmış tek yöntemin bariatrik cerrahi olduğu ifade edilmiştir.
Ancak, çeşitli araştırmalarda ameliyatın uzun vadede başarısını sınırlandıran bulgular da rapor edilmektedir. Bu araştırmalarda, tıbbi nedenlerin ötesinde yeterli kilo veremeyen ve/veya tekrar kilo alan hastalar olduğuna işaret edilmektedir.
Bariatrik cerrahi sonrası hastaların ortalama %25’ inde yetersiz kilo kaybı görülürken, ameliyattan 2 yıl sonra tekrar kilo almaya başlayanların oranı ortalama %15 olarak belirtilmektedir.
Ek olarak, ameliyat sonrası kimi hastaların psikososyal sağlık yaşam kalitesinde bozulmalar olduğu, bu durumun kilo veremeyen veya tekrar kilo alanlar kadar başarıyla kilo verenlerde de görülebileceği belirlenmiştir. Beden iyileşse dahi kilo almaya neden olan alışkanlıklara geri dönme potansiyeli, obezite olgusuna ve tedavi uygulamalarına bütüncül yaklaşımın ve bu süreçte psikolojik etkenlerin önemini gündeme getirmektedir.
Bariatrik cerrahide müdahale her ne kadar sadece mideye ya da daha genel anlamıyla bedene yapılsa da değişim bedenle birlikte duygular, düşünceler, kişilik ve hatta sosyal ilişkilerde de yaşanmaktadır.
Ameliyat sonuçlarıyla ilişkili psikolojik risklere odaklanan araştırmacılar ilk olarak ameliyat öncesi dönemde var olan kaygı, depresyon ve yeme bozukluğu gibi psikolojik belirtilerin ameliyat sonrasında tedaviye uyumu zorlaştıracağını; yetersiz kilo kaybı ve kilo geri alımına neden olacağını öne sürmüştür. Ancak, bu sav doğrulanmamış hatta kimi hastalarda ameliyat sonrası psikolojik belirtilerde düzelme olduğu görülmüştür. Bunun tam aksine, daha önce psikolojik belirtileri olmayan bazı hastalarda da bu belirtilerin ameliyattan sonra gelişebileceği dikkat çekmiştir.
Çalışmalarda elde edilen bulgularla ameliyat başarısını etkileyen psikolojik ve sosyal risklerin ameliyattan önce değil, sonra ortaya çıktığı sonucuna varılmıştır.
Ameliyatla birlikte birçok hasta yaşamında daha önce çok arzu ettiği ama hiç deneyimlemediği bir değişim yaşamaktadır. Bu değişim hastalar tarafından çok farklı cümlelerle ifade edilse de hepsinin ortak noktası değişimin çok büyük ve daha önce yaşanmamış olduğudur.
Bariatrik cerrahi sonrası hızla ve büyük oranda kilo kaybı olması ve sağlık yaşam kalitesindeki belirgin iyileşme elbette ki büyük bir memnuniyetle karşılanmaktadır. Bununla birlikte, sağlıklı ve kaliteli yaşam adına ameliyatla elde edilen bu önemli avantajın sürdürülebilir olması için hastaların tedaviye uyum göstermesi; yeni yaşam alışkanlıkları kazanması; benimsemesi ve obeziteye neden olan eski alışkanlıklarını gözden geçirerek tedbir alması çok önemlidir. Ayrıca bu değişim ve uyum süreci sadece ameliyat olanı değil, onun ailesi ve yakın çevresini de kapsamaktadır. Dolayısıyla bariatrik cerrahi sonrası yaşanan değişim memnuniyetle birlikte doğal bir stres de yaratmaktadır.
“Evli olanlarda en başarılı ameliyat sonuçlarının eşiyle birlikte ameliyat olan çiftlerde elde edildiğini biliyor muydunuz? “
Bugüne kadar yapılan araştırmalar ameliyat sonrası dönemde tedavi uyumu, ameliyat memnuniyeti, sosyal destek ve uyumsuz yeme tutumlarının ameliyat başarısı için risk içerdiğine işaret etmiştir. Ancak, bu risklerin nasıl ve ne zaman ortaya çıktığı halen cevap bekleyen sorulardır. Özellikle, ameliyat başarısını uzun vadede sınırlandıran kritik psikolojik risklerin – önleyici tedbirler alabilmek adına – operasyon sonrası en erken dönemdeki göstergelerinin tespit edilmesine ihtiyaç duyulmaktadır.
Bariatrik cerrahi sağlıklı yaşama giden yolun önündeki kapıyı açan bir anahtardır. Varış noktası yolda atılan adımlara göre değişmektedir.
PROJEMİZ araştırmacıların işaret ettikleri eksikler ve ihtiyaçlar çerçevesinde; obezite ameliyatı olmuş, olacak, olmayı düşünen kişiler ve yakınlarının maksimum faydası gözetilerek planlanmıştır.
Projemizin genel amacı, ameliyat başarısını sınırlandırabilecek psikolojik, sosyal ve davranışsal risklerin ameliyat sonrası 6. aydan itibaren 24. ayın sonunda kadar 6 ay arayla, bütüncül olarak incelenmesi ve takibi; tedavi uyumu ile yeme tutumlarının ameliyat sonrası erken dönemden itibaren seyri ve biçiminin betimlenmesidir.
Amaçlarımız doğrultusunda projemizde, birbirini tamamlayan iki ayrı çalışma planlanmıştır: 1) İnternet üzerinden çeşitli anketlerin uygulanmasıyla yürütülecek niceliksel çalışma ve 2) Yüz yüze derinlemesine görüşmelerle yürütülecek niteliksel çalışma.
Daha detaylı bilgi için niceliksel ve niteliksel çalışma sayfalarını ziyaret edebilirsiniz.